Sol kalpten çıkan ve aort ismi verilen atardamarın rastgele bir noktasında meydana gelen genişleme sonucu baloncuk oluşması olarak tanımlanan ‘aort anevrizması’, sıklıkla 60 yaşın üzerinde yüksek tansiyon hastalarında görülüyor.
Hiçbir belirti vermeden sinsice ilerleyen aort anevrizmasında, ani olarak meydana gelebilen yırtılmalar, ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. İstanbul’da yaşayan cila ustası Yurtaslan Seferoğlu (49) birkaç ay evvel Almanya’da yaşayan 56 yaşındaki ağabeyi Dağıstan Seferoğlu’nu ‘aort anevrizması yırtılması’ sonucu ani biçimde kaybetti. Babasını da 7 ay evvel diğer bir damar hastalığından yitiren Seferoğlu, hiçbir şikayeti olmamasına karşın, eşinin de ısrarları sonucu Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne denetime gitti. Seferoğlu’na yapılan görüntüleme tetkikleri hekimleri bile şaşırttı. Seferoğlu’nun karın bölgesindeki aort damarında ceviz büyüklüğünde bir baloncuk vardı. Hiçbir belirti vermeden yırtılmış, oluşan yırtık etraftaki dokuların baskısıyla kanamaya neden olmadan, kendi kendine güzelleşmişti. Lakin hala saatli bomba üzere karnında bir anevrizma ile yaşadığı için ivedilikle ameliyat edilmesi gerekiyordu.
Seferoğlu, Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Sabit Sarıkaya ve grubu tarafından yaklaşık 7 saat süren ameliyatla sıhhatine kavuştu. Hastalığıyla ilgili ise genetik açıdan araştırma başlatıldı. Doç. Dr. Sarıkaya, “Aort anevrizması genç yaşlarda ekseriyetle genetik nedenlere bağlı olarak görülür. O nedenle hastamızın çocuklarına da kalp damar denetimleri yapılması gerekebilir” dedi.
“SEBEP GENETİKSE TÜM AİLE DENETİMDEN GEÇMELİ”
Hastanın saatli bomba üzere dolaştığını söz eden Doç. Dr. Sarıkaya, şu bilgileri verdi: “Hastamız bize baht yapıtı geldi. Bize gelmeden 2 ay evvel, Almanya’da ağabeyini de tıpkı hastalıktan kaybetmiş. Yapmış olduğumuz tetkiklerde, kalpten çıkan ve beyne, kollara giden aort damarında anevrizma olduğunu tespit ettik. Üstelik bu anevrizma da yırtılıp kendisini, etraf dokuların baskısıyla bir biçimde sınırlamış, yırtık kendi kendine güzelleşmişti. Bize ‘Ameliyat olmazsam ne olur diye’ sorduğunda, kendisine bu anevrizmanın artık öteki taraflara da bası yapmasından ötürü, rüptüre yani, yırtılabileceğini ve bunun da büsbütün bir barajın yıkılması üzere önünde hiçbir şeyin duramayacağı biçimde ölümcül bir kanamaya neden olabileceğini anlattım. Ameliyatın da risklerini çok ayrıntılı konuştuk, yüzde 70 vefat riski vardı. Zira anevrizmanın çapı o kadar büyümüştü ki, ses tellerine, yemek borusuna ve akciğer damarlarına da baskı yapıyordu. Ameliyat sırasında beyinde kanama ya da pıhtı, hava embolisi riski ve bunlara bağlı felç kalma ihtimali de yüksekti. Hastamızın yaşı genç olduğu için, altta genetik bir sebep de olabilir. Bu açıdan da hastamızın incelenmesi gerekiyor. Esasen şayet genetik etiyolojiye bağlı anevrizma ise tüm ailenin denetimden geçirilmesi gerekiyor.”
“MUCİZE YAPITI YAŞIYORUMUŞUM”
Baht yapıtı mevtten dönen 3 çocuk babası Yurtaslan Seferoğlu, ameliyata girmeden evvel ailesi ve çocuklarıyla helalleştiğini söyleyerek, mucizevi bir biçimde hayatta kaldığını tabir etti. Seferoğlu, “Ağabeyim, yengemle bir arada konutta otururken ansızın kötüleşmiş. Öncesinde hiçbir şikâyeti de yoktu. Ambulans çağırmışlar lakin, 2 saat içinde hayatını yitirdi. Mevt sebebi ise aort damarının yırtılması olarak belirlendi. Ben de korktum. Sanki bende de var mı yok mu diye tereddüt ettim. Eşimin de ısrarıyla gelip doktora göründüm. Anjiyomu yapan hekim, ‘Ben bu türlü bir şey daha evvel hiç görmedim’ dedi. Bu vakte kadar mucizevi bir formda yaşamışım. Olağan hasta olarak gelmedim hastaneye, yalnızca denetim için gelmiştim. Ameliyat olmazsam ne olur diye de sordum hocamıza. O da aort damarım patlarsa kurtulma bahtımın sıfır olduğunu söyledi. Çocuklarla, eşimle, yakınlarımla helalleştim. Ameliyat olacağız bundan öteki yol yoktu. Lakin Sabit Hoca üzere bir tabiple tanıştık. Allah ondan razı olsun. Bu türlü hocaların da değerini bilmemiz lazım, hürmet duymamız lazım sahiden.”